BALIN İNSAN SAĞLIĞINDAKİ YERİ ve ÖNEMİ

on Pazar, 20 Temmuz 2014. Posted in Apiterapi, Bilimsel Makaleler

BALIN İNSAN SAĞLIĞINDAKİ YERİ ve ÖNEMİ

Honey As Important Food for Human Health

Barıs SÖNMEZ

Uludag Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Besin Hijyeni ve Teknolojisi A.B.D. 16059, Bursa, TURKEY

Özet: Bu derlemede, genel olarak balın insan saggındaki yeri ve öneminden bahsedilmistir. Balın

beslenmemizdeki yeri, mikroorganizmalar üzerine antimikrobiyal etkisi, antioksidatif etkisi, sindirim ve sinir sistemine saglamıs oldugu yararlar, göz, dis ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanımı ile  ayrıca kanser ve tümör hücrelerine karsı olumlu etkileri üzerinde durulmustur.

Anahtar Kelimeler: Tedavi, Saglık, Bal

Abstract: In this review article, generally the importance of honey in human health has been discussed. Honey in our nutrition, antimicrobial effects on micro-organisms and antioxidative effects, benefits on gastrointestinal system and nervous system, application of medical treatment of eye, teeth and skin diseases and effects on cancer and tumor cells have been emphasized.

Key Words: Treatment, Health, Honey

GİRİŞ

Bal, bal arıları tarafından salgılanan invertaz enzimi ile bitki nektarlarından üretilen tatlı, aromatik ve visköz bir surup olarak tanımlanmaktadır (Akpınar 2002). Balı ilk defa kimin, ne zaman ve nasıl buldugu bilinmemekle birlikte, arastırmalar _spanya’da Valencia eyaletinde bulunan Arona magarasının duvarında bal toplayan kız resminin 16 bin yıl öncesine ait odugunu göstermektedir. Kendi tarihimize baktıgımızda, Kasgarlı Mahmut’un açıklamalarına göre Türkler ilk zamanlar balı “arı yagı” olarak tanımlamıslar, sonraları Batı Türkleri tarafından

günümüzde kullanılan adıyla “bal” demeye baslamıslardır. Balın Anadolu’da beslenmede önemli rol oynadığı kesindir. Çatalköy duvar süslemelerinde çiçekler ve üzerlerindeki böcek resimleri günümüzden 8- 9 bin yıl öncesinde bile Anadolu’da balın arılar tarafından çiçeklerden toplandıgının bilindigi ve beslenmede önemli bir yer olusturdugunun göstergesidir (Ötles 1999). Tarih boyunca bala hekimler tarafından ayrı bir önem verilmistir. Romalı hekimler, balın çok kuvvetli bir panzehir oldugunu, Hippokrates balın hava ve suya es degerliligini, Mısırlı, Yunanlı, Arap hekimler de balın çesitli göz, ruh ve sinirsel hastalıklarda yalnız veya bitkilerle karıstırılarak yapılan surup veya merhem seklinde kullanıldıgını belirtmislerdir (Brown 2000).

BALIN İNSAN SAĞLIGI ÜZERİNE ETKİLERİ

Antimikrobiyal Etkisi

Balın insan saggı üzerine etkileri ile ilgili olarak yapılan bir çok çalısmada, özellikle hastalıklara karsı etkisinin incelenmesi amaçlanmıstır. Balın antimikrobiyal etkisinin, yüksek molarite, düsük rutubet ve asidik karakterde olmasının yanısıra yapısında bulundurduğu hidrojen peroksit, flavonoidler ve fenolik asitten kaynaklandıgı  bilinmektedir. Bu özellikleri sayesinde bal, insanlarda hastalık olusturan bir çok bakteri için uygun olmayan bir ortam olusturmaktadır. Antibiyotiklere karsı dirençli oldugu bilinen Meticilin’e dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) bakterisinin bal içersinde yıkımlandıgı arastırmalar sonucunda tespit edilmistir (Dixon 2003). Yapısının % 80’ini fruktoz ve glikozun olusturdugu balların 21 çesit bakteriye ve özellikle Escherichia coli,  taphylococcus aureus, Klebsiella pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa’ya karsı inhibe edici etkisi oldugu glukoz ve fruktoz

oranının % 40’a kadar düsürülmesi ile Gram pozitif ve Gram negatif birçok bakteriye (Escherichia coli, (Salmonella gibi) inhibe edici etkisinin devam ettiği ortaya konulmustur (Tomoi, Miyata 2000). Mansour’un  yapmıs oldugu bir arastırmada, balın patojen mikroorganizmalarının vejetatif formlarından baska, spor formlarına da etkili oldugu ve bu sayede özellikle Clostridium botulinum’un spor formlarını yok edebildigi bildirilmistir (Mansour 2002).

Bir diger çalısmada, balın 7 tip mikroorganizma (Escherichia coli O157:H7, Salmonella typhimurium, S. sonnei, Listeria monocytogenes, Staphylococcus aureus, Bacillus cereus) üzerine katalaz enzimi ile birlikte etkileri arastırılmıs, sonuçta balın bu bakterilerin gelismesini yavaslattıgı ve özellikle Bacillus cereus’un üremesini tamamen durdurdugu, Staphylococcus aureus, Listeria monocytogenes ve Shigella sonnei’nin üremesinin engellenmesinde % 25 oranında başarılı oldugu tespit edilmistir. Ayrıca bu çalısmada, koyu ve açık renkli ballar kullanılmıs olup, koyu renkli balların açık renkli ballara göre gıda kaynaklı patojenlerin üremesini önleyici etkilerinin daha fazla oldugu da bildirilmistir (Taormina ve ark. 2001).

Weston ve arkadaslarının yaptıkları çalısmada, balın antimikrobiyal etkisini yapısında bulunan benzoik asit, sinamik asit ve flavonoidlerle sagladıgı ve bu kimyasal bilesenlerin antibiyotik etkisine sahip oldugu tespit edilmistir (Weston ve ark. 1999).

Antioksidatif Etkisi

Balın bir diger özelligi de antioksidatif etkisidir. Bu etki sayesinde insanları, oksidatif olaylar sonucunda olusabilecek bir takım rahatsızlıklara özellikle kansere, kardiyovasküler kollapsa ve seker hastalıgına karsı korudugu bildirilmektedir. Balın antioksidatif etkisi, yapısında bulundurdugu tokoferol, askorbik asit, flavonoidler ve diger fenolik – enzim bileşenleriyle (glukoz oksidaz, katalaz, peroksidaz) sağlanmaktadır (Takeshi ve ark. 2001).

Mamary ve arkadaslarının yapmıs oldugu çalısmada, balın yapısında bulunan fenolik bilesenlerin antioksidatif etkiye sahip oldugu ve balın hastalara sulandırılıp kademeli olarak arttırılarak verilmesi ile antioksidatif etkisinin arttıgı ortaya konulmustur (Mammary ve ark. 2002). Bir diger çalısmada, balın hekimlikte mide mukozasını zararlı etkilere karsı korumak ve oksidasyona engel olmak için kullanılan sucralfat ve allopurinol ile aynı etkiye sahip oldugu bildirilmistir (Mobarak, Swayeh 1997).

Sindirim Sistemine Etkisi

Yapılan çalısmalarda, balın sindirim sistemi hastalıklarına iyi geldigi ortaya konulmustur. Özellikle mide ülserinin etkeni olarak gösterilen Helicobacter pylori’nin gelisimi üzerine inhibe edici özelligi olduğu ve hastalıgın gerilemesinin saglandıgı bildirilmektedir (Çakmak 2001). Balın oral olarak tavsanlara verilmesi sonrasında, gastrointestinal sistemlerinde bulunan glisirizin ve gliseritik miktarlarının azaldıgı tespit edilmistir (Ching ve ark. 2002). Bir diger arastırmada, balın hastalara oral yolla verilmesi ile, vasküler permeabilitede olumlu etkilerin gözlendigi sonucuna varılmıstır (Mobarak ve Swayeh 1997). Soguk balın midedeki asit sekresyonunu stimüle ederken, aksine sıcak balın asit sekresyonunu inhibe ettigi dolayısıyla, midede yüksek asidite sonucunda ülserlesmenin ortaya çıkmasına engel olduğu bildirilmektedir (Kasianenko ve ark. 2002). Mahgoup ve arkadaslari, deneysel olarak 4 gün boyunca kolitli farelere bal verip, sonrasında alınan biyopsi örneklerinin biyokimyasal ve histopatolojik incelemelerinde, balın kolitiste gözlenen asetik asit indirgemesine karsı etkili oldugunu ve kolitisteki yıkımlanmanın azaldığını saptamıslardır (Mahgoup ve ark. 2002).

Gharzouli ve arkadaslarının yapmıs oldugu bir çalışmada glukoz, fruktoz, sukroz, maltoz ve bal oral yolla farelere verildikten sonra yapılan histopatolojik incelemelerde, mide lezyonlarının korundugu, kanlı mide lezyonlarında büyük oranda iyilesme saglandıgı ve mide asit içeriğinin düzeldigi tespit edilmistir (Gharzouli ve ark. 1998). Bunların yanısıra asidoza engel olması, yag sinidirimini kolaylastırması, istah açması, barsak hareketlerini düzenlemesi bakımından balın sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır (Akpınar 2002).

Beslenmedeki Önemi

Balın, sindirim olayının gerçeklesmesinde doğrudan etkili olup diger gıda maddelerinin daha iyi emilmesini sagladıgı bunlardan yararlanma oranını arttırdığı bilinmektedir. Bu nedenle gelisme bozukluklarında, hastalık ve nekahat dönemlerinde alınması oldukça yararlı olacaktır. Yapılan bir çalısmada, Lazio bölgesindeki bazı balların insan yasamı ve gelismesi için gerekli olan sodyum (76 μg/g), kalsiyum (51 μg/g), potasyum (39.3 μg/g), magnezyum (4 μg/g) ve demir (9.4 μg/g) mineralleri yönünden zengin oldugu tespit edilmistir (Conti 2000). Besleyici özelliğinden yararlandıgımız bal özellikle çocuk beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Anne ve inek sütünde yetersiz olan demirin, bal yenmesi ile vücut için gerekli olan ihtiyacı karsılanabilmektedir. Ayrıca bal insanların günlük gereksinimleri olan C vitaminini yeterince içermektedir. Kahvaltıda alınan 50 g bal, günlük

bagırsak bosaltılmasını düzenlemekte bunun yanında çocukların öksürük, bronsit, yaz ishalleri ve bağırsak tembelligine karsı da yararlı etki göstermektedir (Günes 2003).

Göz Hastalıklarına Etkisi

Balın, göz hastalıkları üzerine de etkisinin oldugu, özellikle gözün irinli akıntısında, mikrobiyal kornea ülserlerinde, blepharitis, kataral konjuktivit ve kornea enfeksiyonlarında tedavi amaçlı kullanılabileceği bildirilmistir. Yapılan bir çalısmada, allerjik rhino konjuktivit’e karsı etkisi incelenmis ve balın kullanılmasıyla bu rahatsızlıgın bulundugu kisilerin % 20’sinde olumlu etki yaratarak hastalık semptomlarının azaldıgı görülmüstür. Ayrıca balın topikal olarak hiperozmotik ajan seklinde göz bölgesine sürülerek, anteriör ve posteriör ısın tedavisi ile birlikte kullanılmasının korneal ödem rahatsızlıklarına iyi geldigi bildirilmistir (Mansour 2002).

Agız, Dis ve Deri Hastalıklarına Etkisi

Yapılan çalısmalarda, balın özellikle periodontal hastalıklara, agız ülserlerine ve diger birçok agız problemlerine  iyi geldigi tespit edilmistir. Dislerin çürümesine neden olan etkenlerden Streptecoccus mutansa’nın üremesine karsı bazı balların engelleyici etkisinin oldugu bildirilmistir. Yine balın topikal olarak derinin üzerine uygulaması ile kepege ve deri rahatsızlıklarına karsı etkili oldugu ortaya konulmuştur (Waili 2001).

Alcaraz ve Kelly çalısmalarında, bacaklarda mikrobiyal enfeksiyon sonucu meydana gelen ülserlere karsı balın

etkili oldugunu tespit etmis ve etki mekanizmasının balın patojen bakterilerin ortamda üreme ve gelişmesini engellemesi sayesinde gerçeklestirdigini bildirmiştir (Alcaraz ve Kelly 2002). Ayrıca, yara iyileşmesinde kullanılan balın, yaranın kesilmeye uygun olmayan bölgeye sürülmesi ile, ikincil bir kesme islemine gerek duyulmadan temizleyici etkisinden yararlanıldıgı da bilinmektedir (Molan 1999). Bir diger çalısmada, balın deri iltihaplarında, nekrotik dokularda ve ödemlerin iyilesmesinde önemli rol oynadıgı, granülasyon ve epitelizasyon olaylarında etkili oldugu tespit edilmistir (Tonks ve ark. 2001).

Sinir Sistemi Rahatsızlıklarına Etkisi

Balın, sinir sistemi üzerine en büyük etkisi sedatif ve antidepresan özelliginden kaynaklanmaktadır. Arastırmalar

sonucunda, balın agresiflige, depresyona, bas agrısına, uyku problemlerine iyi geldigi, insanı sakinleştirdiği tespit edilmistir (Günes 2003).

Kanser ve Tümör Hücrelerine Etkisi

Balın yapısında bulunan 5-floracil ve siklofosfamid’den kaynaklanan laboratuar farelerinin beyin tümör hücrelerine antimetastazik etkisinin oldugu araştırmalar sonunda saptanmıstır (Gribel ve Pashinskii 1990). Bir çalısmada, kekik balının maymun böbrek hücrelerinden izole edilen Rubella virus üzerine etkili oldugu ve gelisme gösteren tümörler üzerine topikal olarak uygulandıgında tümörün gelismesini yavaslattıgı tespit edilmistir (Zeina ve ark. 1996). Orofaringeal bölge kanserine karsı radyoterapi ile radyoterapi ve topikal olarak bal kullanımının karsılastırıldıgı çalısmada, bal ile birlikte yapılan radyasyon uygulamalarının sagaltımda daha basarılı sonuçlar verdigi tespit edilmistir (Biswall ve ark. 2003). Hamzaoglu ve arkadaslarinin yapmıs oldugu çalısmada, deney farelerinde olusturulan yaralara tümör implantasyonları yapıldıktan sonra, tümördeki gelisme

incelenip, gelisme gösteren tümörlerin üzerine sürülen balın tümör gelisimine karsı yavaslatıcı etki gösterdiği görülmüstür (Hamzaoglu ve ark. 2000). Ayrıca balın sahip oldugu antimutajenik etkisi sayesinde Trp-p-1 karsinojenik hücrelerin gelismesine engel olup, yavaşlattığı bildirilmistir (Wang ve ark. 2002).

Yapılan bir diger çalısmada ise, balın % 6-12’lik hazırlanan solusyonlar halinde hastalıklı doku içerisine veya oral olarak uygulanmasının idrar kesesi kanserine karsı olumlu etkileri oldugu, özellikle T-24, MBT-2, RT- 4, 253-J tümör hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı bildirilmistir (Swellam ve ark. 2003).

Kullanılan Bazı Balların Saglık Üzerine Etkileri

$11-       Ihlamur balı: Sinir yatıstırıcı, uykusuzluk giderici özelligi olup güzel kokulu ve açık renklidir.

$12-       Nane balı: Bagırsak gazlarını önleyici, kolitleri çözücü, pankreas salgısını söktürücü, sindirimi kolaylaştırıcı özelligi olan bu bal, uçucu yaglar yönünden zengindir.

$13-       Kusdili balı: Karaciger hastalıklarını iyilestirici, sindirim bozukluklarını düzeltici özelligi vardır.

$14-       Portakal balı: Yatıstırıcı ve kramp çözücü özelliklere sahiptir.

$15-       Kestane balı: Kalp çarpıntısına ve yüksek tansiyona karsı olumlu etkileri vardır.

$16-       Çam balı: Diüretik olarak ve solunum sistemi rahatsızlıklarında kullanılır.

$17-       Kızıl yonca balı: Diareyi önler, diüretik ve solunum sistemi rahatsızlıklarına olumlu etkileri vardır.

$18-        Okaliptus balı: Solunum sistemi rahatsızlıklarında kullanılır (Simics 1998).

SONUÇ

Bal, geçmisten günümüze, yasamın her döneminde ve bilimin çesitli dallarında tedavi ve beslenme amaçlı kullanılmaktadır. _çinde bulundugumuz 21. Yüzyılda alternatif tıp alanında balın kullanımı ve öneminin her geçen gün arttıgı bilinmektedir. Tıbbın babaları diye adlandırılan Hippokrates ve Asklepiades’in bal hakkındaki

söylevleri de bunları kanıtlayacak niteliktedir. Balın sahip oldugu besleyici deger ve tedavi edici özellikleri nedeniyle insan saggı üzerinde olumlu etkilerinin anlatılması, iyi üretim teknikleri uygulayarak kaliteli bal üretiminin saglanması ve insanlar tarafından tüketiminin arttırılması gerekmektedir.

KAYNAKLAR

Akpınar, A. 2002. Bal Beslenme Dergisi, S: 5-10, U. Ü. Ziraat Fakültesi Gıda Müh. Bölümü, Bursa.

Alcaraz, A., Kelly, J. 2002. Treatment of an infected venous leg ulcer with honey dressing. Br Journel Nurs. 11-24; 11(13). 859-870.

Biswal, BM., Zakaria, A., Ahmad, A. NM. 2003. Topical aplication of honey in the manangement of radiation mucositis. Support Care Cancer.11(4), 242-248.

Brown, R. 2000. Honey royden brown’s bee hive product bible. 123-133.

Ching, H., Hou, YC,. Hsiu, SL., Tsai, SY., Chao, PD. 2002. Influnce of honey on the gastrointestinal metabolism and disposition of glycyrhizm and glycyrhetic acid in rabbits. Biol Pharm Bull. 25(1): 87-91.

Conti, M. E. 2000. Lazio Region honeys: a survey of mineral content and typical parameters. Food Control. 459-463.

Çakmak, _. 2001. Apiterapi. Uludag Arıcılık Dergisi 2. 16-18. Dixon, B. 2003. Bacteria can’t resist honey. The Lancet Infectious Deseases. Vol 3. 116.

Gharzouli, K., Gharzouli, S.M., Khennouf, S. 1998. Prevention of ethanol – induced gastric lesions in rats by natural honey and glucose – fructose – sucrose – maltose mixture. Pharmacological Research. 151-156.

Gribel, N., Pashinskii VG. 1990. The antitumor properties of honey. Vapor Onkol. 36 (36): 704-709.

Günes, N. 2003. Balın bilesimi ve kullanım alanları. 2. Marmara Arıcılık Kongresi Bildiri Kitabı. 225. Yalova.

Hamzaoglu, I., Sarıbeyoglu, K., Durak, H., Karahasanoglu, T., Bayrak, I., Altug, T., Sirin, F., Sarıyar, M. 2000. Protective covering od surgical wounds with honey impedes tumor implantation. Arch. Surg. 135 (12): 1414-7.

Kasianenko, VI., Selezneva, E., Markarova, NV.2002. Effect of warm and cold honey solutions on acid-forming function of the stomach. Article in Russian.

Mahgoup, A. A., Medany, AH., Hagar., HH., Sabah., DM. 2002. Protective effect of naturel honey against acetic acid – induce colitis in rats. Trop Gastroentoral. 23 (2): 82-87.

Mamary, M. A., Meeri, A., Habori, M. 2002. Antioxidant activities and total phenolics of different types of honey. Nutrition Research. 22. 1041-1047.

Mansour, M. A. 2002. Epithelial corneal oedema treated with honey.Clinical and Experimental Opthalmology.30. 141-142.

Mobarak, A., Swayeh. 1997. Naturel Honey Prevents ethanolinduced increased vascular permeability changes in thr rat stomach. Journal of Ethnopharmacology. 55. 231- 238.

Molan, CP. 1999. Why honey is effective as a medicine it’s use in modern medicine. Honey research unit. New Zealand. 80-92. 

Ötles, S. 1999. Balın Tarihçesi, Saglık Açısından Önemi ve Kullanım Alanları. Gıda Teknolojisi. Ankara.

Simics, M.1998. Bee Venom. Exploring the healing power. 55- 58.

Swellam, T., Miyanaga, N., Onozawa, M., Hattori, K., Kawai, K., Shimazui, T., Akaza, H. 2003. Antineoplastic activity of honey in an experimental bladder cancer implantation model: in vivo and in vitro studies. International Journal Urology. 131-139.

Takeshi, N., Mizuho, S., Reiji, I., Hachiro, I., Nobutaka, S. 2001. Antioxidative activities of some commercially honeys, royal jelly and propolis. Food Chemistry. 237- 240.

Taormina, P. T., Niemira B. A., Beuchat, L. R. 2001. Inhibitory activity of honey against foodborne pathogens as influenced by the presence of hydrogen peroxide and level of antioxidant power. International Journal of Food Microbiology. 69. 217-225.

Tomoi, S., MD., Miyata, G. 2000. The nutraceutical benefit, part 3: Honey. Nutritional Pharmaceutical. 16: 468- 469.

Tonks, A., Cooper, R. A., Price, A. J., Molan, P. C., Jones, K. P. 2001. Stimulation of TNF _-release in monocytes by honey. Academic Press. 241-243.

Waili, A,. 2001. Therapeutic and prophylactic effects of crude honey on chronic seborrheic dermatitis and dandruff. Eur Journal Res. 30;6(7): 306-308.

Wang, XH., Andrae, L., Engeseth, NJ.2002. Antimutagenic effect of various honeys and sugars against Trp-p-1 J. Agrie Food Chem. 6;50 (23): 6923-8.

Weston, R. J., Mitchell, R. K., Allen, L. K. 1999. Antibacterial phenolic compenents of New Zealand manuka honey. Food Chemistry. 295-301.

Zeina, B., Othman, O., Assad, S. 1996. Effect of honey versus thyme on Rubella virus survival in vitro. J. Altern Complement Med. 2 (3): 345-348

Uludag Arıcılık Dergisi 130 Agustos 2004

Bir yorum yapın

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz.