Bal Hakkında Merak edilenler

[faq state="" question="Bal Nedir?"]Binlerce yıldan beri önemini koruyan bal, balarılarıları tarafından bitkilerden depolanan nektardan yapılarak, yine onlar tarafından gıda için depo edilen, tatlı ve yapışkan bir sıvıdır. Balın diğer bir tanımını da şöyle yapabiliriz: Bal, balarıları (Apis Mellifera ve A. Dorsata) tarafından toplanan, değiştirilen ve gömeçlerde depo edilen, bitkilerin nektar ve sakarin salgılarıdır. Arı, çiçeklerden nektar denilen bal özünü emdiği zaman sakaroz, glukoz, fruktoz, çok miktarda su, enzimler, vitaminler, bazı azotlu maddeler ve asitlerden meydana gelen bir sıvıyı kursağında toplamış olur. Ancak enzimlerden, vitaminlerden, asitlerden ve baz azotlu maddelerden hangilerinin nektardan geldiği, hangilerinin arı tarafından eklenmiş olabileceği kesinlikle bilinmemektedir. Nektarın katı madde oranı çeşitli bitkilere göre %3-76 gibi oranlarda, büyük ölçüde farklılıklar göstermektedir. Asitler ve vitaminler gibi, balın bileşiminde bulunan diğer maddelerin kaynakları hakkında pek az şey bilinmekle beraber, balın aminoasitlerinin ve vitaminlerin bir kısmının polenden geldiği sanılmaktadır. Filtre sırasında, baldaki vitaminlerde bir azalma görülmesi de bu fikri doğrulamaktadır.

Arı kovana doğru yola çıktığı andan itibaren, bal kesesi, yani kursakta toplanan bal özü, bala dönüşmeye başlar. Arının kursağında bulunan en önemli enzim olan sakaroz, bal özündeki sakarozu, fruktoz ve glukoza çevirir. Sakarozun parçalanmasıyla maltoz, izomaltoz ve erloz gibi diğer bazı şekerler de meydana gelmektedir. Bu da, baldaki şeker miktarının artmasına yol açar. Kovana gelen arı, kursağındaki bal özünü ya bir petek gözüne ya da bir arkadaşının ağzına boşaltır. Arkadaşı bunu, buharlaşmayı sağlayacak bir sıcaklıkta tutulan peteğin üst gözlerine taşır. Burada zamanla bal koyulaşacak ve erginleşecektir. Erginleşmiş bal kokuludur, lezzetlidir ve uzun süre bozulmadan saklanabilir. Erginleşmemiş bal ise, çabuk kristalleşir.

Balarısının en önemli ürünü olan bal, çok eski zamanlardan beri değeri kesinlikle kabul edilen kıymetli bir besin maddesidir. Tarih öncesi insanı, biraz bal elde etmek için ağaç kovuklarını veya kaya kovuklarını yoklayıp, bu arada meydana gelebilecek arı hucumunu ve sokulmayı göze alırken, karşılığında elde edeceği balın buna değeceğini hissetmiş olmalıdır. Ancak bugün bile, bir çiçeğin bal özünün, nasıl bala dönüştüğünü kesinlikle söyleyemiyoruz.[/faq]

[faq state="" question="Arı balı nasıl yapar?"]Bal, nektar olarak bilinen kolay bozulan ince tatlı sıvının, arıların vücutlarından salgıladıkları bir takım enzimlerle işlenmesi sonucu, dayanıklı, yoğun ve yüksek besin değeri içeren bir gıda maddesine dönüştürülmesi ile elde edilir. Tarlacı arı kovana getirdiği balı ilk boş bulduğu peteğe bırakmakta ve tekrar nektar toplamak için kovan dışına çıkmaktadır. Petek gözüne konulan bal, kovan içi hizmeti yapan arılar tarafından alınıp ballıktaki peteklere taşınır. Ballıktaki peteklere konulan yarı olgunlaşmış bal, arılar tarafından suyu uçurup olgunlaştırılır. Bal konulan petek gözleri, balın suyunun uçurulup olgunlaştırılmasından sonra balmumu salgılayan arılar tarafından kapatılır ve hazır hale gelmiş olur.[/faq]

[faq state="" question="Balmumundan bal nasıl ayrıştırılır ve süzme bal elde edilir?"]TÜRK GIDA KODEKSİ Bal Tebliği (Tebliğ No: 2000/39) 22.10.2000/24208)’ne göre bal; bal arılarının çiçek nektarlarını, bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra, kendine özgü maddelerle karıştırarak değişikliğe uğratıp, bal peteklerine depoladıkları tatlı maddeyi ifade eder.Orijinine göre; çiçek balı; arıların bitki çiçeklerindeki nektarlardan ürettikleri; salgı balı; arıların bitkilerin canlı kısımlarından veya bitki üzerinde yaşayan canlıların salgılarından ürettikleri baldır. Piyasaya sunuluş şekline göreyse; petekli bal; petek içinde piyasaya sunulan balı; doğal petekli bal; tamamıyla arılar tarafından üretilen doğal peteği içinde tüketime sunulan balı; temel petekli bal; gerçek balmumundan çeşitli metotlarla, iki tarafı preslenerek hazırlanmış, sterilize edilmiş, işçi ve erkek arı petek hücrelerinin temelini teşkil eden ince levha şeklindeki peteği içinde piyasaya sunulan balı, süzme bal; ortam sıcaklığı 35°C’ı geçmeyecek biçimde petekli balın santrifüj metodu veya dinlendirilerek süzülmesi ile elde edilen balı; kristalize süzme bal; kristalizasyon metotlarının herhangi birine tabi tutularak veya balın kristalleşmesi için herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın tamamen veya kısmen şekerleşmiş, krema ve fondan kıvamdaki balı; pres bal; petekli balın basınç altında ortam sıcaklığı 40°C’ı geçmeyecek biçimde sızdırılması ile elde edilen balı ifade eder.[/faq]

[faq state="" question="Bal buzdolabında donar mı?"]Balın kristalize olması "donması" anlamına gelmez. bu ikisi birbirinden farklı süreçlerdir. Ballar içerisindeki şeker türüne göre kristalize olurlar. Örnek verirsek Çam balı hemen hemen kristalize olmaz. Okuyucumuza ilginç gelecek olan bir bilgi de, maalesef toz şekerden yapılan sahte ballar da çam balı gibi uzun süre kristalize olmaz. Oysa doğadan elde edilen hakiki balların çoğunluğu kristalize olur. Açiçeği balı ve pamuk balı da çok kısa zamanda kristalize olur. Yayla ballarının çoğunluğu da kristalize olur, ancak bu işlem genellikle ayçiçeği balı kadar hızlı değildir. Ayçiçeği balı ve pamuk balı çok çabuk kristalize olduğu için, bu ballar hasat edilir edilmez peteklerinden özel işlemlerle süzülerek çıkarılır. Bu ballar ısıtmaya uygun ve sağlıklı metal kaplarda belli sıcaklıklarda saklanır. Bu ballar kristalize olduğunda bir sıcak su banyosunda ısıtılarak yeniden akışkan hale getirilir. Bu şekilde besin değerinden hiçbirşey kaybetmez. Bal buzdolabinda saklanmaz. İçerisinde su bulunduğuna göre donma noktasının değişiklik göstereceğini de göz önüne alarak her balın donabileceğini söylemek yanlış olmaz. Ancak, buzdolabımızın sadece +4 dereceye kadar soğuttuğunu ve bunun bazı balların (içerisindeki su oranına göre) donmasına yetebileceğini söyleyebiliriz.[/faq]

[faq state="" question="Balın Özellikleri Nelerdir?"]Bal, atmosferden nem çekme özelliğine sahiptir. Şöyle ki; bileşiminde %17,4 oranında su bulunan bal, nispi nem oranı %58 olan bir ortamda dengededir. Bal, çevre neminin %58’in üzerine çıktığı durumda su emer ve altındaki oranlarda su kaybeder. Bu özelliğinden dolayı, bal katılmış besin maddeleri ve hamurlu yiyecekler tazeliklerini ve yumuşaklıklarını uzun süre korumaktadırlar. Balın akıcılığı, içindeki su ile yapısını oluşturan maddelerin miktarına bağlıdır. Süzülme işleminden sonra ısıtılırsa daha akıcı olur. Ancak vitamin ve mineral değerlerinde azlama olduğu gibi şifa değerlerini de sıfırlayan bir işlemdir ısıtma işlemi. Balda normal koşullarda %17-18 dolaylarında su bulunması gerekir ve bu durumun en kötü durumda %25’i geçmemesi istenir. Çünkü su, balın özelliğinin bozulmaması, kristalleşme vb. bazı faktörler açısından çok önemlidir. 

Balın rengi her zaman aynı değildir. Bu renk, balın yapısını oluşturan elemanların farklı dalga boyundaki ışıkları farklı şekilde absorbe(emmelerine) etmelerine; bal özünün toplandığı çiçeklere ve toplandığı bölgeye göre renksizden koyu esmere kadar değişir. Hatta Amerika da Kuzey Carolina’da kaynağı belli olmayan mavi renkli bal vardır.
Balın genel yapısı içinde, karbonhidratlı maddeler olan şekerler %95-99 oranında bulunurlar. Baldaki 17 tür şekerin 9 tanesi kesin olarak bulunmuş, ancak 6’sına bazı araştırmalarda rastlanmıştır.
Balda sitrik, malik, formik ve asetik asit vardır. Ancak en önemlisi glukomik asittir. Proteinlerin yapıtaşı olan amino asitler de balda bulunur. Balın çok tatlı olması, asitliğinin fark edilmemesine neden olur. Balın tadınıo ve kokusunu, balı meydana getiren maddeler oluşturmaktadır. Özellikle malik ve sitrik asitin, tat ve kokuda etkili olduğu bilinmektedir.
Balda %0,17 oranında kül de bulunmaktadır. Balda en fazla bulunan mineraller kalsiyum ve fosfordur. Bunlardan başka potasyum, kükürt, sodyum klorür ve magnezyum gelmektedir. Ayrıca iz elementlerden bakır, iyot, demir, manganez ve çinko da eser miktarda balda bulunur.
Baldaki vitamin miktarı, polen ve nektar kaynaklarına göre değişir. Bu vitaminler şunlardır; Tiamin(B), riboflavin(B2), askorbik asit(C), piridoksin(B6), pentotenik asit(B5) ve nikotinik asit(B3)’tir. Bal süzme işlemi sırasında bu vitaminlerin büyük bir çoğunluğunu kaybedebilir. Bu yüzden bu işlemin sonderece dikkatli yapılması özellikle ısıtma işleminin uygulanmaması gerekir.
Bal, bir süre sonra (3 ay ile 1 yıl arasında değişir süre) içindeki dekstrozun fazlasının kristalleşmesi ile şekerlenir. Bazı tür ballar petek içerisinde kristalleşebilirken, bazıları hiç kristalleşmezler. Balın kristalleşmesine engel olan sıcaklık 13,8 C’dir. Yapılan araştırmalarda, bu derecenin altında ve üstündeki sıcaklıklarda şekerlenme olur. Balın kristalleşmesi, kalite bozukluğunu ifade etmez. Ancak tüketici gözünde olumsuz etki yapar. Kristalleşen balın, 40-45 derecede 1 saat kadar ısıtılması eski durumunu almasını sağlar. 45 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda bal vitamin değerlerini yitirir.
Her balda bir miktar maya bulunur. Baldaki su miktarı ile maya miktarı doğru orantılıdır. Su artarsa maya da artar. Balı bozan ve ekşiten en önemli faktörlerin başında da maya, su ve balın uygun olmayan depolama koşulları gelir. Araştırmalara göre %17,1 den daha az su içeren balların maya miktarı ne olursa olsun 1 yıldan önce kesinlikle ekşimediklerini ortaya koymuştur. Bal mayaları 11C derecenin altında faaliyet gösteremediklerinden, sıcaklığı 10c derecenin altındaki depolarda saklanan ballarda ekşime ve bozulma görülmemektedir.

Bal doğallıktan ayrıldıkçave çeşitli amaçlarla insan tarafından uygulanan işlemler arttıkça kalitesi bozulmaktadır. Balın kalitesi bozuldukça ve içine yabancı madde karıştıkça korunması da o denli zorlaşmakta ve bozulmanın önüne geçilememektedir. İyi olgunlaşmış, su oranı normal olan saf nektar balları, çabuk bozulmaz ve saklanmaları kolaylaşır.[/faq]

[faq state="" question="Balların kokusu ve tadı neden farklı?"]Balların tat, koku ve renkleri, üretim yerlerine ve elde edildikleri bitkilerin cinsine göre değişebilmektedir.

Ayrıca aynı yörede ya da aynı bitkiden elde edilen ballarda bile mevsimsel değişikler olabilmektedir. Balın içerisine giren her çiçeğin nektarının kendisine özgü tat, koku ve rengi vardır. Tüm bu değişkenlikler tamamen doğal bir ürün olan bala yansımaktadır.[/faq]

[faq state="" question="Elde ediliş kaynaklarına göre Bal çeşitleri nelerdir?"]Ballar elde ediliş kaynaklarına göre çiçek balı ve salgı balı olarak, Elde ediliş şekillerine göre de petekli bal, süzme bal ve pres balı olarak sınıflandırılabilirler. Balın hammaddesi nektardır ve dünyada üretilen balın büyük bir kısmının nektarı, çiçeklerden gelmektedir. Ancak bir miktar bal da çiçek olmayan kaynaklardan elde edilir. Örneğin salgı balı bu şekilde üretilmektedir. Salgı da yine bitki kaynaklı bir sıvıdır ancak çiçekle ilgisi yoktur. Salgı bazı bitki emici böceklerin salgıladığı şeker içeren bir sıvıdır. Çam balı, ülkemizin dünyaca ünlü salgı balı çeşididir. Ülkemiz çam balı üretiminde dünya birincisi olup, ihracatta da önemli yer tutmaktadır.[/faq]

[faq state="" question="Kaçkar Balı Neden Şifalı?"]Dünya Çiçek Florasının %80 i ne sahip olan Kaçkar dağları bu özelliği ile Bal üretimi açısından son derece önemlidir. Lokman hekim tarafından şifalı olarak tespit edilen bitkilerin tamamı Kaçkar dağlarında yabani ortamda kendiliğinden yetişmektedir. Floranın bu zenginliği Kaçkar dağlarında üretilen balların dünyanın en şifalı balı olarak nitelendirilmesini sağlamıştır. Şifa verici özelliği ile ismini tüm dünyaya duyurmuş bilinen en ünlü Kaçkar balı Anzer Balı'dır. Yine Kaçkar Karakovan Balı, Kestane balı, Yayla Balı, Akasya Balı, Artvin Balı çeşitleriyle yurdumuzda ünü giderek yayılmaktadır.Son yıllarda Türkiye'de doğal hayatın korunmasında ve halkın bilinçlenmesinde özverili çalışmalarıyla öne çıkan  TEMA Vakfı Artvin'de Arıcılığın ve Arı ürünlerinin geliştirilmesine büyük destek vermektedir.

51.500 hektar alanı kaplayan Kaçkar Dağları 1994 yılında milli park ilan edilmiştir. Milli parkın büyük bir bölümü Rize ili Çamlıhemşin ve Artvin ili sınırları içinde kalmaktadır.
Dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan ve sadece bu dağlarda bulunan birçok sayıdaki ender bitki ve kelebek türünden dolayı Kaçkar Dağları Milli Parkı çok özeldir. Yaban hayatının görülmesi oldukça zordur; ağaç sınırı üzerinde bir dağ horozu ya da şelalede su içen bir ayı görebilmek için oldukça sabırlı ve şanslı olmanız gerekir.
Milli parkın kalbinde ise enfes alanlar bulunur. Yüksek dağ zirveleri, çayırlar, duru göller ve sık ormanlar - hepsi çok özel alanlardır ve herkesin tadına varabilmesi için ziyaretçilerini beklemektedir.
Kaçkar Dağlarının batısındaki Fırtına Deresi ve doğusundaki Hemşin Deresi zengin bir flora ile kaplıdır. Bu bitki örtüsü karstik flora özelliğinde olup gerek alt flora gerekse üst flora endemik türleri içermektedir. Türkiye'de orman güllerinin 3000 metreye ulaştığı tek yer burasıdır.
Ülkemizde Pleistosan'e ait buzul izleriyle beraber aktüel buzlaşmanın birlikte görüldüğü ender yerlerden birisi de Kaçkar Dağları'dır. Bu sahada birçok buzullarla birlikte; buzul gölleri, buzul vadileri, sirkler ve mazeler bulunmaktadır.
Fauna açısından da zengin olan Kaçkar Dağları'nda kurt, ayı, domuz, tilki, karaca, yaban keçisi, geyik, sansar, çakal, dağ horozu, kafkas semenderi, vb. türler bulunmaktadır.

Kaçkar Dağlarında yükseltinin kısa mesafede artması yaylacılık etkinliklerine bağlı bir takım yayla yerleşim alanlarının ortaya çıkmasına yol açmış, böylece Kaçkar Dağlarında ayrıca yayla yaşam kültürü ve sosyal yaşantısı artı bir değer olarak ön plana çıkmıştır.[/faq]

[faq state="" question="Karakovan Nedir?"]Karakovan son derece büyük, yuvarlak şekilde gelişmiş olan kestane ve ıhlamur ağacının gövdelerinde içler elle oyularak imal edilir. Standartları imal edilecek olan ağaç gövdesinin boyutuna göre değişir. Standart boyutları genellikle 50 ile 60 cm çapında 80 ile 100cm uzunlukta dır. Kovan yapılacak olan kütüğün içi oyularak, güzelce düzeltildikten sonra arka ve on taraflarına yine aynı ağaçtan kapaklar takılır. Ön kapak sabit olup 7-8 adet arının rahat girebileceği şekilde delikler açılır. Arka kısmın kapağı ise açılabilir bir şekilde monte edilir. Çünkü arıların bakımı ve bal alım işlemi burdan yapılır. Karakovanlar bu bölgede hava şartları sert geçtiğinden Kafkas arısı için oldukça elverişli bir barınaktır. Kara kovanlar bölgede ya yüksek ağaçların dallarına (bunlar gürgen, ıhlamur ve kestane ağaçlarıdır yaklaşık yükseklikleri 30-40 mt arasında değişir), ya da kaçkar dağlarındaki yaylalarda yüksek kayalıkların oyuklarına yerleştirilir. Bölgede Kaçkar Karakovan Balının kıymetini bilen ve bal ile beslenmeyi seven Boz Ayı'ların  oluşu ve arıların kendilerini bu tehlikeye karşı daha güvende hissettiklerinden böyle yerler seçilmektedir.[/faq]

[faq state="" question="KaraKovan'dan Bal Nasıl Alınır?"]Karakovandan bal alınabilmesi için kovana tütsü vermek gereklidir. Bu tütsü tamamen doğal olup talaş, yada mısır koçanının yakılmasıyla oluşur. Kovana verilen bu tütsü arılara ve bala herhangi bir zarar vermez. Sadece rahat bal almak için arının dışarıya çıkmasını sağlar. Karakovan imal edilirken , iç kısmının tam ortasına kovanı ikiye ayıran bir tahta çıta yerleştirilir. Bal sağımı yapılırken arka kapak açılıp sadece ortadaki çıtaya gelene kadar bal alınır. Çıtaya geldikten sonra kalan ballar bütün bir kış boyu arıların yemesi için birakılmaktadır.[/faq]

[faq state="" question="Bebeklere Neden Bal Yedirilmemeli?"]Uzmanların verdiği bilgiye göre, arılar bal yapmak için nektar toplarlarken botulizm bakteri sporlarını da beraber alıp farkında olmadan bal yapımında kullanabilirler.

Yetişkinlerde bu balın yenmesi sorun yaratmaz. Gerek vücudun savunma sistemi gerekse midenin asitli ortamı, bu bakterinin zarar vermesine müsaade etmezler. Bebeklerde ise hem savunma sistemi yeterli gelişmemiştir, hem de mide hala ancak anne sütünü hazmedebilecek durumdadır. Yetişkinlerin aksine bebeklerin sindirim sisteminde botulizm sporlarını kontrol eden ve bakterinin çoğalmasını ve zehir üretmesini önleyen faydalı bakteriler henüz gelişmemiştir.
Bu bakteri bebeklerde botulizm adı verilen tehlikeli bir zehirlenmeye neden olabilir. Zehirlenen bebek nefes alma ve yutkunma zorluğu çekebilir, kol, bacaklar ve boyunda güçsüzlük ortaya çıkabilir, durum çok ciddi sonuçlara yol açabilir.

Bir yaşını geçmiş çocuklara balın bir zararı olmazken, bu nedenlerle doktorlar tarafından 12 aylıktan daha küçük bebeklere bal yedirilmemesi tavsiye ediliyor.[/faq]

[faq state="" question="Arılar bal peteğini niye düzgün altıgen seklinde yaparlar? Yararı nedir?"]Arı peteğinin temel maddesi balmumu. Arılar balmumunu, karınları altında yer alan salgı bezlerinden salgılayarak yaparlar. Ağız kısmından dışarıya çıkan balmumun salgılanması için sıcaklığın 35 C olması da gerekiyor. Bunun yanında balmumu üretimi arılar için çok fazla enerji gerektiren bir işlem.

Örneğin, 1 kg balmumu yapmak için 22 kg bal tüketirler. Hatta yeni bir yuva yapacaklarında, eğer mesafe uygunsa eski yuvadan balmumu taşırlar. Arılar bu enerji gerektiren işlemi en en kolay yoldan en sağlam biçimde yapmak için binlerce yıllık evrimsel gelişim içinde en uygun petek biçimini olan altıgen biçimini geliştirmişler. Bu biçim, peteğin maksimum direncini sağlayabilmek ve en fazla balı depolamak için en uygun biçim. Yani birim alandan yararın en fazla sağlandığı biçim. Daire biçimli yuvalar olsaydı aralarda boşluklar oluşacaktı. Aynı biçimde beşgen biçimlide de. Üçgen ya da dörtgen biçimli yuvalarda boşluk kalmaz ancak bunlarda da fazla daha fazla malzeme kullanılması gerekir. altıgen biçimli yuva en az malzeme kullanılarak en fazla bal depolanabilen biçim. Arıların bu en uygun biçimi geliştirmesiyse, çok uzun zaman içinde çevre koşullarına, üreme durumlarına ve doğal düşmanlarına göre seçilmesiyle olmuş.[/faq]

[faq state="" question="Arı sütü nedir?"]Arı sütügenç işçi arıların (bakıcı arılar), genç larvaları ve kraliçe arıyı beslemek için salgıladıkları bir sıvıdır. Kovan içinde salgılandığı anda kullanılır ve depolanmaz. Arı sütünde A, B1, B2, B6, C, D ve E gibi önemli vitaminler bulunmaktadır.Arı sütünün bu üstün özellikleri nedeniyle, insan gıdası olarak çeşitli şekillerde yararlanılmaktadır. Ayrıca, arı sütü kuvvet ve enerji verici, organizmayı yenileyici ve zindeleştirici bir etkiye sahiptir. Kozmetik ürünlerde de yararlanılır.[/faq]

[faq state="" question="Polen nedir?"]Polen arılar tarafından çiçeklerden toplanır, protein, vitamin ve bazı eser elementleri içerir ve arının arka ayaklarındaki polen sepetçiğine yüklü olarak kovana taşınır.[/faq]

[faq state="" question="Propolis nedir?"]Propolis işçi arıların, kovan içerisindeki besinleri, yavru arıları ve kendilerini, çeşitli mikroorganizmalardan (virüs, bakteri, fungus) korumak amacıyla bitkilerin yaprak, gövde, tomurcuk vb. kısımlarından topladığı reçinemsi maddeleri ve bitki nektarlarını, başlarında yer alan salgı bezlerinden salgılanan enzimler ile biyokimyasal değişikliğe uğratarak oluşturdukları üründür.[/faq]

[faq state="" question="Sahte bal ile (şekerli bal.arı görmemiş bal) gerçek balı birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?"]Sahte bal ile gerçek balın tüketiciler tarafından anlaşılması mümkün değildir. Bu işlem bu konuda uzmanlaşmış özel laboratuvarlarda çeşitli analizlerle yapılır.

Bazı yörelerde balın içerisine kalem saplayarak, tadına bakarak, kağıt mendile damlatarak vb. yöntemlerle balın gerçek olup olmadığını iddia edenler vardır. Ancak bunun hiçbir bilimsel değeri olmadığı gibi, tüketiciyi aldatmaktan başka bir anlamı yoktur. En doğru yöntem bilimsel bilgilere güvenerek bir analiz laboratuvarında balımızı incelettirmemizdir.[/faq]

[faq state="" question="Şifa ve hayat pınarı bal nasıl üretilir?"]Arılar arası mükemmel bir görev paylaşımı ve bal üretimi; Bal, çiçeklerin içlerinde bulunan ve çiçek özü veya nektar olarak adlandırılan hoş kokulu ve şekerli tatlı suyun arılar tarafından içilerek, yine arıların midelerinden salgıladıkları çeşitli organik enzimlerle karışarak işlenmesi sonucunda, dayanıklı, yoğun ve yüksek besin değeri içeren bir gıda maddesine arıların dönüştürmesi ile elde edilir.

Arı, kovana getirdiği çiçek özü nektarını yani balı ilk boş bulduğu petek gözüne doldurup tekrar çiçek özü nektarı yani bal toplamak için kovan dışına çıkar. Petek gözüne doldurulan çiçek özü nektarlı bal, kovan içindeki hizmetli işçi arılar tarafından alınıp ballık kısmındaki petek gözlerine nakledilir. Ballıktaki petek gözlerine konulan yarı olgunlaşmış yada ham bal, kovan içi işçisi arılar tarafından havalandırılarak suyu uçurulup olgunlaştırılır. Sonrasında Bal konulan petek gözleri, balın suyunun uçurulup olgunlaştırılmasından sonra balmumu salgılayan işçi arılar tarafından kapatılır ve bal hazır hale gelmiş olur. Bal üretim sürecinde bir arı kolonisinde görev paylaşımı mükemmel bir şekildedir.[/faq]

[faq state="" question="Son derece faydalı bir besin olan bal nasıl tüketilmeli?"]Bal çok yararlı bir besin olsa da nasıl tüketileceği büyük önem taşıyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Güler, balın 43 derecenin üzerinde ısıya maruz kalması halinde besin değerini yitirdiğini, bu derecenin üzerinde süt veya çaya konulan balın tatlandırıcıdan öteye geçmeyeceğini söyledi.
“Domuz gribi” ile birlikte birçok hastalık için vücut direncinin artırılması için beslenme uzmanları tarafından tavsiye edilen, yüz yıllardır şifa kaynağı olarak gösterilen balın nasıl tüketileceği de önem taşıyor.
Uzun yıllardır arıcılık üzerine araştırmalarını sürdüren Doç. Dr. Ahmet Güler, balın besin değeri korunarak tüketilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.
İçinde yararlı enzimler, proteinler, asitler, vitamin ve mineraller bulunduran balın besin değerinin son derece yüksek olduğunun altını çizen Güler, balın adeta bir enerji ve şifa kaynağı olduğunu hatırlattı.
Balın yüksek derece ısıda besin değerini yitirdiğine işaret eden Güler, şu bilgileri verdi:
“Bal 43 derecenin üzerinde sıcaklığa maruz kaldığında besin değerini yitirir, bu derecenin üzerinde süt veya çaya konulan bal tatlandırıcıdan öteye geçmez. Ilık süt, su veya meyve suyuna, çaya konulabilir. Balın kaynatılması ise bütün besin değerini yitirmesine neden olur. Bal yüksek ısıda kaynatıldıktan sonra tüketiciye sunulduğunda buna kesinlikle bal diyemeyiz.”
“KRİSTALLEŞEN BAL KALİTELİDİR”
Doç. Dr. Ahmet Güler, balın kristalleşmesinin ise halk arasında sanıldığı gibi şekerleşmediğini, bunun “Bal üretiminde şeker kullanıldığını göstermediğini söyledi.
“Kristalleşen bal kalitelidir” diyen Güler, balın kristalleşmesinin üretilen bitki çeşidine ve üretim yapılan yerin rakımına bağlı olduğunu kaydetti.

Balın buzdolabına konulmaması uyarısında da bulunan Doç. Dr. Güler, buzdolabında balın yapısının bozulacağını hatırlatarak, en iyi saklama koşulunun oda sıcaklığında güneş almayan bir yer olduğunu sözlerine ekledi.[/faq]

[faq state="" question="Ülkemizde Bal Üretimi hangi bölglerde yoğundur?"]Ülkemizin her bölgesinde bal üretilmektedir. Ancak tek bir çiçeğe ait ballar (monoflora) belli zamanlarda ve belli bölgelerde üretilmektedir. Örnek olarak, Karadeniz kıyılarında ve yakın bölgelerinde kestane ve orman gülü, Eğe bölgesinde çam, Trakya bölgesinde ayçiçek,

Akdeniz bölgesinde narenciye, üçgül, Güneydoğu Anadolu bölgesinde pamuk balları yoğun olarak üretilmektedir. Karışık çiçeklerden elde edilen (poliflora) yayla ballarının ise ülkemizin başta Orta ve Doğu Anadolu olmak üzere, hemen her bölgesinde üretimi vardır.[/faq]

[faq state="" question="Neden Bal Tüketmeliyiz?"]Çünkü bal, besin değerleri ve sağlığa yararları açısından en önemli doğal gıdalardandır. Aminoasitler, vitaminler, enzimler, mineraller ve vücut için yaşamsal değeri olan diğer pek çok element içerir. Bu sebeplerle, çocukların ve yetişkinlerin günlük beslenmesinde değişmez ve vazgeçilmez bir yere sahiptir.[/faq]

[faq state="" question="Çiçek Balı nedir?"]Arının çeşitli çiçeklerden ve büyük oranda belirli bir çiçekten toplayarak yaptığı bal çiçek balıdır. Balın özel çiçek balı olarak adlandırılabilmesi için içinde bala adını veren bitkinin çiçektozundan en az %45 oranında bulunması gereklidir.[/faq]

[faq state="" question="Hakiki Bal Nedir, Hakiki Bal ve Sahte Bal Arasındaki Fark Nasıl Anlaşılır?"]Hakiki bal arıların çiçek nektarlarını toplamasıyla ve hiçbir dış müdahale görmeden üretmesidir, bal mevsiminin başlangıcından hasadına kadar insan faktörü yoktur. Sahte bal ise iki şekilde izah edilebilir;

Şekerli bal ;bal mevsiminde arıya şeker şerbeti içirmekle yada şeker yedirmekle yapılan hiledir ki maalesef ülkemizde hayli yaygındır. Örneğin,bir arı kolonisinden normalde 15-20 kg bal elde ediliyorsa şeker yedirerek 50-60 kg elde edilebilir.
Glikoz balı veya halk söylemiyle yapma bal; tamamen insan eliyle üretilen arı ile hiçbir şekilde ilgisi olmayan,rengi ve kıvamı bala benzeyen yapay bir üründür.

Sahte balı gerçeğinden ayırt etme yöntemleri vardır fakat çoğu kez kesin ve doğru sonucu vermez,çünkü bal tatmayla koklamayla birbirinden ayırt edilmesi zor bir besin maddesidir. En doğru yöntemi balı tahlil etmektir. Tüketicilerimize önerebileceğimiz şey ise ucuz ve menşei bilinmeyen ballardan uzak durmaları fakat fahiş fiyatlara da aldanmamalarıdır,araştırarak güvenli firmaları tercih etmelidirler.[/faq]

[faq state="" question="Karakovan Balının özellikleri nelerdir?"]Karakovan balı, içi oyulmuş, iki tarafı da bir tapayla kapatılmış bir kütüğün içine arıyı oturtmakla yapılan ilkel ama en doğal arıcılık türüdür, Karadeniz bölgesinde yaygın olarak yapılan karakovan arıcılığı zorluğundan dolayı günümüzde azalma eğilimindedir. Balını farklı kılan asıl özellik ise içindeki peteği dahil her şeyin tamamen doğal olması ve asla insan elinin değmiyor olmasıdır. Petekler doğal olduğundan süzmeden tüketilir, bu sayede mum ve balın yanı sıra polen de daha fazla tüketilmiş olur.[/faq]

[faq state="" question="Hangi Ballar Daha Kalitelidir ?"]Bu soruya herkes dilediği gibi cevap verse de bir gerçek var ki,çiçek florası çeşitlendikçe rakım arttıkça balın kalitesi de artar. Karadeniz’in yüksek rakımlı yaylalarında elde edilen balla ovada ayçiçeği tarlasında yada pamuk tarlasında elde edilen balların ikisine de çiçek balıdır demek aynı kefeye koymak son derece yanlıştır. Evet hepsi çiçek balıdır fakat asla aynı bal değildir,zaten bunu fiyatından da anlamak mümkün,örneğin ; ay çiçek balına göre yayla balı yaklaşık beş kat daha pahalıdır. Balın kalitesi içindeki polen sayısıyla alakalıdır ne kadar çok çiçeğin nektarı karışmışsa birbirine bal o kadar kaliteli demektir. Karadeniz bölgesinin özellikle Artvin yöresinin kestane balı kalite konusunda diğer ballara kıyasla daha öndedir.[/faq]

[faq state="" question="Balı Kimler Nasıl Tüketmelidir?"]Bal bir yaşın altındaki bebekler haricinde herkes bünyesine göre gönül rahatlığıyla tüketebilir ( diyabet hastaları ve bala alerjisi olanlar dışında) . Uzmanlar bunun miktarını kilo başına bir gr olarak belirtmektedirler, örneğin; 20 kg ağırlığındaki bir çocuğa günlük 20 gr bal yedirmek ideal olandır, yetişkinlerde ise bu rakam ortalama günlük 60-80 gr dır. Tüketim şekli ve zamanı ise kişinin ihtiyacına veya tercihine göre değişir.[/faq]

[faq state="" question="Organik bal nedir?"]Organik bal,balın üretim aşamasında kullanılan yöntem ve araçların doğallığa uygun olmasıyla ilgilidir. Arıcılık gün geçtikçe zorlaşan ve daha çok insan müdahalesinin gerektiği bir hal almaktadır. Organik bal üretimi için çeşitli sertifikasyon kuruluşları mevcuttur ve bunların kontrolünde arıya yapılan tüm müdahaleler dağol yollarla yapılmaktadır. Örneğin; yerleşim yerlerinden uzaklığı,kullanılan temel petek,verilen varova ilaçları,ilk ve son bahar bakımlarında kullanılan besinler,kovan boyası ve materyalleri gibi bir çok şey organik bal üretimine ve organik arıcılığa uygun olmalıdır.[/faq]

[faq state="" question="Kristalleşmiş, halk deyimiyle "şekerlenmiş" balı nasıl tüketebiliriz?"] DOĞAL Balın kristalleşmesi( Şekerlenmesi ) olağandır. Bu durumdaki balı 45 derece sıcak su içerisinde kavanozu ile birlikte ısıttığınız taktirde balınız eski haline geri dönmektedir. TSE Standardında ve Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliğinde de belirtildiği gibi, şekerlenmiş bal asla bozulmuş sayılmaz. Balınız bu şekilde sıcak su içerisinde çözüldükten sonra tüketebilirsiniz.[/faq]

[faq state="" question="Balda zararlı maddeler bulunur mu?"] Bal doğal bir besin maddesidir. Doğal biçimde arılar tarafından doğadaki çiçek ve bitkilerin özleri toplanılarak yapıldığı için, yapısında zararlı madde bulundurmaz. Fakat tarımda kullanılan ilaçlar yüzünden, balda kimyasal maddeler bulunabilir. Bunun için ballar, güvenilir kişiler veya yerlerden alınmalıdır[/faq]

 

[faq state="" question="Arı zehiri nedir, Arı zehirinin faydaları nelerdir?"]Avrupa'da uzun yıllardır arı zehiri, eklem rahatsızlıklarında, özellikle romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadır. Arı zehiri ayrıca gribal enfeksiyonlara ve ortopedik hastalıklara karşı kullanılmakta, iltihap kurutucu ve analjezik (ağrı kesici) etkileri bulunmaktadır. Amerikan Apiterapi Birliği, günümüzde mafsal iltihabı, doku sertleşmesi, deri veremi, yaşlılarda görülen deri sertleşmesi, kronik yorgunluk sendromu, yara izi, deri kanseri, ekzema gibi hastalıkların tedavisinin arı zehiri ile yapıldığını bildirmiştir. Arı zehiri temel olarak alerjik hastalıkların tedavisinde, romatizmal hastalıklarda, gut hastalığında ayrıca yaşlılarda görülen deri sertleşmesi ve astımı kapsayan çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Bunların yanında arı zehiri epilepsiye, birçok kireçlenme çeşitlerine, bazı kanser çeşitlerine, boğaz enfeksiyonlarına, migrene, kolesterole, sinüzite, kansere, ülsere, astıma karşı tedavi amacıyla kullanılmaktadır.[/faq]